Suriye’de Esad sonrası ilk seçim yapılıyor

Suriye’de, Beşar Esad’ın devrilmesinden bu yana ilk kez Halk Meclisi üyelerini seçmek üzere dolaylı bir oylama yapılıyor. Katılım ve kapsayıcılık bakımından tartışmalı da olsa bu adım, geçiş sürecinin önemli bir aşaması olarak görülüyor.
Suriye resmi ulusal haber ajansı Sana’nın aktardığına göre, dolaylı olarak yapılan seçimlerde sadece onaylı seçmen heyeti üyeleri oy kullanabilecek. Sabah TSİ 09.00’da başlayan oy verme işlemleri saat 12.00’de sona erecek. Tüm seçmen heyeti üyeleri oy kullanamadığı takdirde, sandıklar saat 16.00’ya kadar açık tutulabilecek.
Reuters haber ajansına göre, Şam yönetiminin kontrolündeki topraklardan 6 bin seçici delege, 210 sandalyeli Halk Meclisi’nin üçte ikisini belirleyecek. Kalan sandalyelerin sahiplerini ise bizzat Şara atayacak.
Seçimler, ülkenin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın iktidarını sağlamlaştırmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleşiyor. Esad’ın devrildiği Aralık 2024’ten bu yana tekrarlayan şiddet olayları, İslamcıların öncülük ettiği yönetimine karşı azınlıklar arasında güvensizliği artırmış durumda.
İşte seçimler ve Suriye’de geçiş dönemine dair bilmeniz gerekenler:
Şara’nın New York temasları dönüm noktası oldu
Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara için New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu adeta bir dönüm noktası oldu.
Şara, 1967 yılından bu yana ilk kez Suriye’yi BM Genel Kurulu’nda cumhurbaşkanı düzeyinde temsil eden lider ünvanını kazandı.
Suriye’yi onlarca yıl boyunca demir yumrukla, halka baskı uygulayarak yöneten Esad Ailesi ile ABD’nin arası kötüydü. Bu süre boyunca Beşar Esad’ın diktatörlük rejimini New York’ta hep dışişleri bakanları temsil etti.
Kariyerinde büyük sıçrama
DW Türkçe’nin derlediği habere göre, Esad rejiminin Aralık 2024’te devrilmesi ve 14 yıllık iç savaşın sona ermesiyle birlikte Suriye’nin başta ABD olmak üzere pek çok Batılı ülkelerle ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı.
Üstelik bunu sağlayan da kısa bir süre öncesine kadar ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan İslamcı Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri olarak tanınan Ahmed Şara oldu.
O aslında Ebu Muhammed el Colani kod adıyla tanınıyordu. Esad rejimini devirdikten sonra gerçek ismi olan Ahmed Şara’yı kullanmaya başladı ve kısa bir süre sonra da Suriye’nin geçiş dönemi cumhurbaşkanı ilan edildi.
Aniden terör örgütü liderliğinden cumhurbaşkanlığına terfi eden Şara yaklaşık 60 yıl sonra cumhurbaşkanı düzeyinde ilk kez Suriye’yi BM’de temsil eden lider konumuna geldi. Bunun Şara’nın siyasi kariyeri açısından muazzam bir sıçrama olduğu çok açık.
Trump’a göre “zaferin sahibi” Erdoğan
Ancak Trump yönetimine göre Esad rejiminin devrilmesinde asıl kilit rolü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oynadı.
Geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray’da Erdoğan’ı ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, “Suriye’deki zaferin sorumlusu Erdoğan’dır” ve “Erdoğan, Suriye’de eski lideri devirme mücadelesindeki başarıdan sorumlu olan kişidir” sözlerini kaydetti.
Trump, Erdoğan’a dönerek “Sizin vekilleriniz yaptı. Bence bunun övgüsünü siz almalısınız” diyerek aslında Esad’ı deviren Şara liderliğindeki HTŞ’nin Türkiye’nin “vekil gücü” olduğunu ifade etmiş oldu.
Şara’dan beklenti büyük
Şimdi ise gözler Ahmed Şara’nın Suriye’yi istikrara kavuşturmak için atacağı adımlarda.
Şara, geçen ay sonunda büyük ilgiyle izlenen New York’taki BM Genel Kurul konuşmasında “Suriye, dünya ulusları arasında hak ettiği yeri geri alıyor” sözlerine vurgu yaptı. Konuşmasında verdiği mesajlar, uluslararası kamuoyundan övgü toplamasını sağladı.
Ancak Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Julien Barnes-Dacey, Ahmed Şara’nın aslında çetin sınamalarla karşı karşı olduğunun bilincinde olduğunu söylüyor.
Barnes-Dacey, “Ahmed Şara, somut ilerlemeler kaydedilme ihtiyacının ve uluslararası alanda yakalanan momentumun somut kazanımlara dönüştürülmesi gerekliliğinin bilincinde görünüyor. Hükümetinin ve ülkenin istikrarının, doğrudan bu ilerlemelere bağlı olacağını da biliyor” diyor.
Suriye’deki yeni yönetimin uluslararası alanda giderek daha fazla kabul görmesi, aslında hem Suriye içinde hem de bölgede süren istikrarsızlıkla tam bir tezatlık oluşturuyor.
Ahmet Şara, BM Genel Kurul konuşmasında “İsrail’in Suriye’yi hedef alan saldırılarının, uluslararası toplumun Suriye ve halkına desteği ile çeliştiğini” söyledi. Şara, Suriye’nin diyaloğa bağlılık taahhüdünü yinelemekle birlikte, İsrail ile yakın bir gelecekte ilişkilerin normalleşmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Suriye’nin geçici cumhurbaşkanı ayrıca konuşmasında Alevi, Hristiyan ve Dürzi azınlıklar gibi dini ve etnik gruplara karşı mezhepsel şiddet olaylarına da değindi.
Şara, hükümet güçleri ve bunlara bağlı milislerin karıştıkları iddia edilen saldırılar konusunda, “Elleri Suriye halkının kanıyla lekeli olan herkesi adalete teslim etmeye söz veriyorum” güvencesini verdi, Suriye’nin gerçekleri araştırma komisyonları kurduğunu ve BM’ye cinayetleri soruşturma izni verdiğini de sözlerine ekledi.
Dikkatler tartışmalı seçimlere çevrildi
Esad rejiminin devrilmesi sonrasında ilk kez yapılacak seçimler aslında Eylül ortası için planlanmıştı, ancak ertelenmişti.
Ahmed Şara, BM Genel Kurul konuşmasında azınlık haklarına saygı gösterme ve Suriye’nin etnik ve dini yapısını yansıtan kapsayıcı bir hükümet kurma güvencesini verdi.
Ancak siyasi gözlemciler, yapılacak seçimlerle gerçek anlamda demokratik temsiliyet sağlanamayacağı eleştirisini dile getiriyor.
Zira güvenlik endişesi ve merkezi yönetimin kontrolü altında olmaması nedeniyle bazı bölge ve azınlık grupları seçimlerden dışlanıyor. Suriye dışında yaşayan milyonlarca Suriyeli de yeni parlamentonun şekillenmesine katkı sağlayamayacak.
Ayrıca milletvekillerinin doğrudan halk tarafından seçilmemesi de tartışma yaratıyor. Milletvekillerinin üçte birini doğrudan Şara atayacak. Geriye kalan milletvekilleri ise yine Şara’nın atadığı Seçim Komisyonu’nun denetimindeki yerel komiteler, seçim kurulları tarafından seçilecek.
Seçim Komisyonu Başkanı Muhammed Taha al Ahmad, geçen ay yaptığı açıklamayla 50 seçim bölgesinde milletvekilliğine toplam bin 578 kişinin adaylığını koyduğunu, 221 kadın aday ile birlikte adayların yüzde 14’ünü kadınların oluşturduğunu açıkladı.
Bu seçimlerin Suriye’de siyasi istikrarın tesisini sağlayıp sağlamayacağı belirsiz.
Suriye uzmanı Barnes-Dacey, Şara’nın gücü kendi liderliği altında merkezileştirmeye odaklanmasının, “azınlıklara alan sağlayan ve coğrafi olarak gücün federalleşmesine imkan veren daha kapsayıcı bir yönetime alanı daralttığına” dikkat çekiyor.
Şara’nın acilen finansal kaynaklara ihtiyacı var
Bu arada Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, New York’ta ülkesine uygulanan yaptırımların tamamıyla kaldırılması çağrısını yapmıştı.
Suriye’nin artık “kriz ihraç eden” bir ülke olmadığını, “fırsatlar ülkesi haline geldiğini” savunan Şara, yaptırımlarla Suriye halkının önünün kesilmemesi gerektiğini söyledi.
2011’de Suriye’de iç savaşın patlak vermesinden sonra uygulanan birçok yaptırım bu yıl başlarında Avrupa Birliği (AB) ve ABD tarafından kaldırıldı. Ancak en ağır yaptırımları kapsayan 2019 tarihli Sezar Suriye Sivilleri Koruma Yasası halen yürürlükte.
Bu yaptırımlar, Beşar Esad yönetimi ile müttefikleri Rusya ve İran tarafından işlenen suçlar için hesap verebilirlik yaratmayı amaçlıyordu. Bunların kalıcı olarak kaldırılması ABD Kongresi’ne bağlı.
Bu arada geçtiğimiz günlerde Suriye’de bir mahkeme, yaklaşık 10 ay önce Rusya’ya sığınan devrik lider Beşar Esad hakkında tutuklama kararı çıkardı.
Bunun yaptırımların kaldırılmasına dönük atılmış bir adım olup olmadığı bilinmiyor. Ancak Ahmed Şara’nın acilen mali kaynaklara ihtiyaç duyduğu çok açık.
ECFR’den Barnes-Dacey, Şara’nın özellikle ABD ile yoğun angajmanının odağında bu yaptırımların kaldırılması hedefinin yattığına işaret ediyor, bunun ülke ekonomisini ayağa kaldıracak finansman kanallarının açılması için büyük önem taşıdığını da sözlerine ekliyor.
Peki, Şara umduğu uluslararası mali desteği sağlayabilecek mi? Bu soruyu yanıtlayan Heinrich Böll Vakfı’nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölümünün başkanı Bente Scheller, “Ne yazık ki, Suriye’deki değişim, uluslararası kalkınma yardımındaki krizle aynı döneme denk geldi” diyor.
Uluslararası krizler Suriye’ye desteği zora sokuyor
DW’ye konuşan Alman uzman Scheller, ilk kez Suriye’de gerçek anlamda demokratik değişimi destekleme fırsatı doğduğuna bununla birlikte Almanya’da fonların tükenmekte olduğuna işaret ediyor.
Bente Scheller, “Kalkınma işbirliği bütçelerinde o kadar büyük kesintiler oldu ki, önümüzdeki yıllarda Suriye için neredeyse hiç fon bulamayacak noktaya geldik” diyor.
Alman uzman, bunun Suriye’de demokratik değişimi desteklemek için ortaya çıkan fırsatı kaçırmak anlamına gelebileceği konusunda da uyarıyor.
Suriye halkı umutlu
Arap Görüş Endeksi adını taşıyan, 18 Eylül 2025 tarihli son ankete göre Suriyelilerin yüzde 61’i demokratik bir hükümeti destekliyor.
Bu çok da şaşırtıcı bir sonuç değil. Çünkü zaten Suriye halkının demokrasi talebi 2011’de ayaklanmaya yol açmış, bu talep Esad rejimi tarafından acımasızca bastırılmış, tırmanan gerilim de iç savaşı tetiklemişti.
Asıl dikkat çeken, Suriye’de yeni bir iyimserlik duygusunun yeşermiş olması.
Ankete katılanların yüzde 56’sı Suriye’nin doğru yolda ilerlediğine inanıyor. Ve yine çoğunluk “rahatlama, güvende, mutlu ve umutlu hissettiğini” söylüyor.
Anket sonuçlarını analiz eden Arap Görüş Endeksi yazarları, Suriye’nin bölünme riski, dış müdahaleler, İsrail’in Suriye topraklarına hava saldırıları ve kara harekatlarına rağmen halkta artan iyimserliğin çck önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Kaynak: Ekonomim