Geleceğimiz kapkaranlık! İBB’ye kayyum kriz çıkartır mı? & Bahis oynayan hakemler

Ekonomist Atilla Yeşilada, Mesele Ekonomi’de yaptığı değerlendirmede, siyasi risklerin piyasalar üzerindeki etkisini ve Türkiye ekonomisinin geleceğini analiz etti. Yeşilada, CHP Kurultay davasının reddedilmesiyle yaşanan rahatlamanın, İBB yetkililerine yönelik casusluk davası ([07:08]) ile yerini yeni bir gerilime bıraktığını belirtti.
İBB’ye Kayyum Tehdidi ve Piyasa Etkisi
Yeşilada, İBB’ye kayyum atanma ihtimalinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın stratejik bir hamlesi olduğunu ve bunun Ekrem İmamoğlu’nu Kanal İstanbul çevresindeki rant tartışmalarından uzak tutma amacı taşıdığını savundu ([08:00]).
Olası bir kayyum ataması durumunda piyasaların anlık bir şok yaşayacağını, ancak bunun 19 Mart’taki kadar kalıcı bir döviz krizine yol açmayacağını öngördü. Ancak bu durumun, yabancı sıcak paranın Türkiye’ye gelme ihtimalini yeniden hayal kırıklığına uğrattığını ve vatandaşın döviz mevduatını (DTH) bozdurma isteğini ertelediğini vurguladı. Yeşilada, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini durdurması gerektiğini, aksi takdirde döviz varlıklarının çözülmeyeceğini ifade etti ([10:03]).
Ekonomideki Sessiz Kriz: Yoksulluk ve Beyin Göçü
Ekonomik verilere de değinen Yeşilada, reel kesim güven endeksi ve hizmet endekslerinde kısmi bir iyileşme görülse de ([13:16]), bunun iş dünyasının gereksiz iyimserliğinden kaynaklandığını düşünüyor. Ekonominin %3 civarında büyüdüğünü ancak bu büyümenin Türkiye’yi “kapkaranlık” bir geleceğe götürdüğünü söyledi ([15:10]).
Türkiye’deki asıl sorunun, ulusal gelirin sadece %15’i kadar çok düşük seviyede kalan kalkınma odaklı (ekipman, teknoloji) yatırımlar olduğunu belirtti. En büyük kaybın ise, sonsuz boyutlarda beşeri sermaye kaybı ([14:15]) ve geniş tanımlı işsizliğin %28.5 seviyesinde kalması olduğunu vurguladı ([15:19]).
Muhalif Medya ve Futbol Üzerindeki Baskı
Yeşilada, siyasi baskının sadece ana muhalefeti değil, muhalif kurumları da hedef aldığını belirtti. Tele1’e kayyum atanmasının ([21:26]), güçlü muhalif sesi kısmaya yönelik stratejik bir hamle olduğunu; ayrıca savcılara MASAK raporu olmaksızın şirketlere el koyma yetkisi veren yeni yasal düzenlemeye dikkat çekti ([23:19]).
Ülkedeki çürümüşlüğün bir diğer örneği olarak, Futbol Federasyonu Başkanı’nın 152 aktif hakemin bahis oynadığını açıklaması gösterildi. Bu durumun, futbol liginin bütünlüğünü ve güvenilirliğini yerle bir edebileceği uyarısında bulunuldu ([25:20]).