Fosil Yakıt Kullanımını Azaltmayan Ülkeler Tazminat Ödemek Zorunda Kalabilir

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı, tarihi bir görüş yayımladı. Mahkeme, fosil yakıt kullanımını azaltmakta başarısız olan ülkelerin tazminat ödemeye mahkum edilebileceği kararına vardı.

Uluslararası Adalet Divanı (International Court of Justice – ICJ), Çarşamba günü yayımladığı bir danışma görüşünde, iklim sistemine zarar veren ülkelerin bunu engellemek zorunda olduklarını, yapmamaları taktirde de tazminat ve başka telafi yollarına başvurma yükümlülüğü altına girebileceklerini belirtti.

Lahey’deki Barış Sarayı’ndaki mahkemede 133 sayfalık belgeyi sunan ICJ Başkanı Yūji Iwasawa, iklim krizinin doğal ekosistemler ve insanlar üzerinde ciddi ve geniş kapsamlı sonuçları olduğunu ifade ederek, “Bu sonuçlar, acil ve varoluşsal bir tehdidi gözler önüne seriyor” dedi.

Oybirliğiyle alınan görüş, uluslararası hukuk kapsamında çok çeşitli konuları kapsıyor. Devletlerin iklimi zarara uğratan her türlü faaliyetinden sorumlu olduğunu belirtirken, özellikle fosil yakıtları hedef alıyor.

Mahkeme görüşünde, fosil yakıtların üretimi ve tüketimi, fosil yakıt arama lisanslarının verilmesi ya da fosil yakıt sübvansiyonlarının sağlanması dahil olmak üzere sera gazı üreten başlıca konularda iklim sistemini korumak için gerekli önlemleri almayan bir devletin “kendisine atfedilebilecek uluslararası haksız bir fiil işlemiş olabileceği” ifade ediliyor.

Karar Mevcut Hukuka Yön Verecek

Mahkemenin bu görüşü, iklim aktivistleri ve kırılgan ülkelerin temsilcileri tarafından memnuniyetle karşılandı. Sonucun ardından konuşan Vanuatu İklim Değişikliği Bakanı Ralph Regenvanu, bunun iklim adaleti açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Bu görüş, kırılgan ülkelerin uzun zamandır söylediği ve bildiği şeyi doğrulamış oldu. Devletlerin iklim değişikliğiyle mücadele etme konusunda yasal yükümlülükleri var.”

Regenvanu, söz konusu belgenin ayrıca yaklaşan iklim müzakerelerinde hayati bir araç görevi göreceğini ve muhtemelen yeni davalara ilham vereceğine de dikkat çekti. Nitekim bu ve benzeri danışma görüşleri, teknik olarak bağlayıcı olmasalar da, mevcut hukuku özetledikleri için öncelikli olarak görülüyorlar.

Dava kapsamında Solomon Adaları adına hareket eden ve iklim davalarında uzmanlaşmış bir avukat olan Harj Narulla, ICJ’nin büyük seragazı yayıcılarının başarılı bir şekilde dava edilebilme ihtimalini ortaya koyduğunu belirtti. Narulla, “Bu tazminatlar; yıkılmış altyapıların yeniden inşası, ekosistemlerin eski haline getirilmesi gibi iade yollarını ve aynı zamanda maddi tazminatı içeriyor” dedi.

Kömür, petrol ve gaz insan kaynaklı iklim krizinin başlıca nedenleri olsa da, 2015 yılında kabul edilen Paris Anlaşması’nın ana metninde fosil yakıtlardan hiç bahsedilmedi. 2023 yılında ise ülkeler bu yakıtlardan “kademeli olarak uzaklaşacaklarını” ifade ettiler. Ancak bu daha zayıf vaat bile bazı hükümetlerce isteğe bağlı hale getirilmiş durumda.

Dünya Bu Çağrıya Yanıt Verecek Mi?

Mahkeme ayrıca, devletlerin özel sektörün eylemlerinden de yasal olarak sorumlu olduğunu ve iklim krizine katkıda bulunan kurumsal faaliyetleri düzenlemek zorunda olduklarını da açıkladı.

Yıllar süren kampanyaların baskısı sonucunda Birleşmiş Milletler 2023’te, ICJ’den konu hakkında bir görüş hazırlamasını istemişti. Süreci başlatan ise Pasifik Adaları’ndan bir grup hukuk öğrencisi ile Vanuatu devletinin diplomatik çabaları olmuştu.

Vanuatu hükümetini davayı ICJ’ye taşımaya ikna eden hukuk öğrencilerinden Vishal Prasad, “Bu danışma görüşü, iklim adaleti için bir araç. Ve ICJ bize bu mücadeleye devam edebilmemiz için gerçekten güçlü bir araç verdi” dedi.

ICJ’nin görüşünü BM Genel Sekreteri António Guterres de memnuniyetle karşıladı. Kararın Paris İklim Anlaşması hedefinin tüm iklim politikalarının temeli olması gerektiğini teyit ettiğini belirten Gutteres, “Bu, gezegenimiz, iklim adaleti ve gençlerin fark yaratma gücü adına bir zafer. Dünya bu çağrıya yanıt vermeli” dedi.

Başa dön tuşu