Türkiye’nin ilk YEKA yüzer GES projesi için aday bölge belirlendi
B3030akanlığın internet sitesinde yer alan duyuruya göre, söz konusu proje, barajın mevcut hidroelektrik santraliyle birlikte değerlendirilecek ve detaylı fizibilite çalışmalarına başlanacak. YEKA yönetmeliği çerçevesinde yürütülen hazırlıklar, su alanlarının enerji üretimi açısından çok daha verimli değerlendirilebileceği bir süreci başlatıyor.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan, yüzer GES sistemlerinin birçok avantaj sunduğunu belirtti. Su yüzeyine kurulan panellerin, hem buharlaşmayı azaltarak su tasarrufuna katkı sağladığını hem de enerji üretim potansiyelini artırdığını ifade eden Erkan, şöyle konuştu:
“Özellikle su seviyesinin düşük olduğu dönemlerde kapasitesinin altında çalışan hidroelektrik santraller için yüzer GES’ler bir destek mekanizması sunuyor. Bu sistemler, aynı zamanda iletim hatlarının daha verimli kullanılmasına da katkı sağlıyor. Suyun sıcaklığını dengeleyerek ekosistemin korunmasına destek olan bu teknoloji, sürdürülebilirlik açısından ciddi bir değer taşıyor.”
Su üzeri potansiyelinden yararlanmanın yanısıra, yeni güneş enerjisi santralleri geliştirilecek arazi sıkıntısı olan bölgelerde ya da arazilerin git gide bağlantı noktasından uzaklaştığı durumlarda, yüzer GES’ler verimli bir alternatif olarak tüm dünyada yaygınlaşıyor. Özellikle mevcut rezervuarlı HES ve deniz-üstü RES’ler ile hibritlenmesi, hem ana kaynak santrallerin kapasite kullanım oranını artırıyor hem de şebeke bağlantısının hazır olması sebebiyle yüzer GES maliyetinde de düşüş sağlanıyor. Fakat arazi veya çatıya kurulan güneş enerjisi santrallerinden çok farklı bir uzmanlık gerektiren yüzer GES’ler, özellikle bağlama (mooring) ve demirleme (anchoring) gibi güneş enerjisi santralleri için yeni konseptleri gündeme getiriyor.
Türkiye, içme suyu amacı taşımayan işletme halindeki 944 baraj, 5 bin 300 kilometrekare rezervuar yüzey alanına sahip. Bu alanın yüzde 10’unda yüzer GES kurulması durumunda, ülkenin elektrik enerjisi ihtiyacının dörtte birini karşılayacak üretim yapılabileceği öngörülüyor.